“Dorukhan Toköz o takımla görüşüyor”

MASKESİZ SÖYLEYİŞİLER – AHMET UYKAN

O, futbol tarihimize bilhassa Barcelona’ya attığı goller ve ‘Ahmet dursun, Seba gitsin’ tezahüratıyla kazındı. Kocaelispor’dan Beşiktaş’a gelmiş ve başarılı da bir giriş yapmıştı. Birinci döneminde 21 gole imza koymuştu. Sonrasında gol sayıları düşse de 100. yıldaki tarihi takımda onun da ismi var. 37 yaşına kadar futbol oynadı. Profesyonel futboldan sonra amatör kadrolarda da oynadı. Televizyonların en çok izlenen yarış programlarından Survivor’da da uzunluk gösterdi. Ahmet Dursun ile Beşiktaş mesleğinden Mesut Özil transferine, Sergen Yalçın’dan Dorukhan Toköz’e kadar bir çok bahiste söyleştik. Dursun, çok çarpıcı açıklamalarda bulundu…

Beşiktaş, Harika Lig’in birinci devresini önder tamamladı. Sen Sergen Yalçın’dan bu türlü bir çıkış bekliyor muydun? Sence muvaffakiyetinin sırrı nedir?

Dönem başında Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe’ye nazaran geride görünüyordu. Güya iyi bir takım kuramamış üzereydi. Lig başında da inişli çıkışlı bir performans sergiledi. Hatta yeni hoca arayışları bile vardı. Ona karşın Sergen Ağabey yılmadı. Artık her mevkide rakiplerinden daha iyi oyunculara sahip. Mesela bana nazaran Aboubakar ligin en iyi golcüsü. Larin de o denli. N’Koudou da kendini çok geliştirdi. Josef, orta sahanın kilit adamı haline geldi. Bunların hepsi Sergen Ağabey’in dokunuşları ile oldu.

Beşiktaş’ın oyun manasında bu dönem en büyük özelliği nedir?

Beşiktaş, dönem başında konuma girmekte zorlanıyordu. Şimdiyse her maç 4-5 olacakmış hissi veriyor. Ligin en iyi hamleye çıkan grubu. Bazen birinci gol geç geliyor. Lakin birinci golü attıktan sonra da maçları farklı kazanıyor.

Fenerbahçe’de Erol Bulut’a Mehmet Yozgatlı, Volkan Demirel, Mehmet Aurelio yardımcı antrenörlük yapıyor. Segen Yalçın’ın ise Murat Şahin dışında öne çıkan yardımcısı yok. Sence bunun sebebi nedir?

Daha evvel teknik grubunda Çağdaş Atan da vardı. O gidince yerine birini alır diye düşünmüştüm. Demek ki Murat Şahin’in dışında öbür bir yardımcıya gerek duymuyor. Gereksinim duyarsa ben her vakit hazırım.

Sergen Hoca deneyimli bir santrfor istiyor. Sence gerekli mi?

Aboubakar dönem başında form tutabilseydi Beşiktaş artık daha da iyi durumda olurdu. Şu an Larin ile iyi bir ikili oluşturdular. Fakat rastgele bir sakatlık yahut ceza durumunda forvette sorun yaşanabilir. Gerçi İnanç Yalçın da var lakin lig uzun bir maraton. Bence de bir golcü daha lazım.

Hulk’un ismi geçiyor. Yanlışsız isim mi?

Hulk’u kim beğenmez! 34 yaşında olmasına karşın hâlâ çok fit durumda. Şu anki Beşiktaş’ta da çok gol atar.

Sergen Yalçın, Adem Ljajic’i uzun mühlet oynatmadı. Bu tavrı hakikat muydu?

Hiçbir teknik adam elindeki silahını kaybetmek istemez. Hele Sergen Ağabey, kimseye sırtını çevirmez. Ljajic, kendini gösterirse tekrar birinci 11’deki formasını tekrar kapar. Yeterli bir Ljajic, her vakit birinci 11 ‘de oynar. Şu an onun misyonunu Atiba yapıyor. Bana nazaran orada oynaması gereken futbolcu Ljajic.

Dorukhan Toköz, hâlâ Beşiktaş’la mukavele yenilemedi. Fenerbahçe ile temasta olduğu savları var. Beşiktaş’ta kalmalı mı?

Ekip iyi gittiği için “Dorukhan niçin oynamıyor” diye kimse sormaz. Dorukhan, hem Beşiktaş için hem Türk Ulusal Kadrosu için kıymetli bir oyuncu. Elbette uzun yıllar Beşiktaş’ta oynamasını isterim. Lakin benim de duyumlarıma nazaran Fenerbahçe ile teması var.

Dorukhan’ın yerinde olsan ne yapardın?

Bizim devrimizde bu türlü yüksek paralar yoktu. Şu anda Dorukhan’ın ruh halini bilmiyorum. Fakat eski Dorukhan değil. Eski hırsı yok. Beşiktaş defterini kapatmış güya. Şayet Fenerbahçe’de yahut Avrupa’da oynamayı hayal ediyorsa kendisi açısından gitmesinde yarar var.

Mesut Özil’in Fenerbahçe’ye gelişine şaşırdın mı?

Şöyle şaşırdım: Bu türlü kaliteli oyuncular genelde yaşı ilerlemişken Türkiye’ye geliyor. Mesut’un yaşı şimdi 32. İstese en az 2 sene daha Avrupa’da mesleğine devam edebilirdi. Bana nazaran Türkiye’ye erken geldi. Ancak basından takip ettiğim kadarıyla Fenerbahçe’de oynama hayali için gelmiş. Şimdiden dünya futbolunun efsaneleri ortasına girmiş bir isim. Asist hükümdarı. Mesut Özil’in Üstün Lig’e transferi büyük bir olay.

Mesut Özil’in Alman Ulusal Kadrosu’nda oynamasından ötürü onu yerli olarak kabul etmeyenler var. Bu bahiste yorumun nedir?

Ben de Almanya’da doğdum, büyüdüm. Hatta tıpkı kentten Gelsenkirchen’den geliyoruz. Mesut’un Almanya Ulusal Kadrosu’nu tercih ettiği devirdeki koşulları kimse bilmiyor. Bu kararı verirken yaşı gençti. Kendisine nasıl telkinlerde bulundular bilmiyoruz. Aile üyelerini de unutmamak lazım. Tahminen mecbur kaldı. Tahminen de amacı için Almanya’yı seçti. Artık Mesut’un mesleğine baktığımızda yerinde bir karar verdiğini söylemek mümkün. Lakin Türk Ulusal Grubu’nu tercih etmediği için onu vatan haini ilan etmek yanlışsız değil. Hiçbir vakit Türklüğünü inkâr etmedi. Her yerde bunu savundu.

Senin üzere gurbetçi kökenli Erol Bulut’un Fenerbahçe’deki performansını nasıl buluyorsun?

Erol Bulut, Medipol Başakşehir’de Abdullah Avcı’dan çok şeyler öğrendi. Bunu bana kendisi de anlatmıştı. Yeni Malatyaspor ve Aytemiz Alanyaspor’da tek başına hocalık yaptı ve başarılı oldu. Tahminen Fenerbahçe’ye süratli gelmiş olabilir fakat bunu hak etmese Fenerbahçe’nin başında olmazdı.

“Fenerbahçe’nin oyun planı yok” halinde yorumlar yapılıyor. Buna katılıyor musun?

Futbol kalitesi olarak ben de beğenmiyorum. Rakip grup açıldığında maçları kazanıyorlar lakin Beşiktaş üzere sağlam oyunları yok. Beşiktaş, top çevirip sabırlı oynuyor. Kapalı savunmaları açabiliyor. Fenerbahçe’de şu an grubu yönlendiren biri yok. O yüzden Mesut Özil’in gelmesi çok değerliydi.

Fenerbahçe’nin forvet çizgisini nasıl buluyorsun pekala?

Fenerbahçe’nin elinde çok sayıda forvet var ancak gerçek manada golcü eksikliği yaşanıyor. Bu hissediliyor. Fenerbahçe’de kim gol atabilir, kime güveniyorsun diye sorduğunuzda kesin bir isim veremiyorsunuz.

Bir röportajında Beşiktaş’ın medya gücünün olmadığını söylemiştin. Neden bu türlü bir açıklama yapmıştın?

Beşiktaş’ta başarılı olduğumuz vakitlerde bile gazetelerin manşetlerinde yer alamıyorduk. Örneğin şampiyonluğa oynuyorduk ancak birinci sayfalarda Fenerbahçe yahut Galatasaray haberleri vardı. İkinci, üçüncü sayfalarda bizim haberler çıkardı. Bu türlü bir algı yaratıldı. Bana nazaran Beşiktaş’ın hakları gereğince savunulmuyor. Öteki kadrolar bir reaksiyon verdiği vakit daha fazla ses getiriyor.

Muhteşem Lig’de beğendiğin yerli forvet var mı?

Şu anda ligde yerli forvet var mı ki? Bizim devrimizde çok yerli golcü vardı. Anadolu kadrolarından bile A Ulusal Grup’ya giden forvetler olurdu. Artık dört büyüklerde yalnızca Beşiktaşlı İnanç Yalçın var. Onda da gerileme var. Hevesi kırılmış üzere. Aslında yaşı genç. Pes etmemesi lazım.

Kelam A Ulusal Grup’tan açılmışken. Sen en iyi periyodunda bile A Ulusal Kadro’da yoktun. Neden?

Çok farklı olaylar oldu. Benim önüm kesildi. Ansızın A Ulusal Kadro’ya davet edilmemeye başlandım. Şu anda bunu anlatmak istemiyorum. Türkiye’nin en iyi üç forveti ortasında yer alırken birileri bana A Ulusal Kadro kapılarını bilerek kapattı. Yalnızca 3 sefer A ulusal oldum. Artık gerisini siz düşünün.

Beşiktaş tribünlerinin ‘Ahmet Dursun, Seba gitsin’ halindeki meşhur tezahüratı için neler söylemek istersin?

Ben bu tezahürat yapıldığında ne manaya geldiğini anlamamıştım! Maçtan sonra sonraki gün farkına vardım. Natürel çok üzüldüm. Keşke benim adım bu tatsız olaya hiç karışmamış olsaydı.

Merhum Süleyman Seba ile bu husus hakkında hiç konuştunuz mu?

Biz liderle Kocaelispor’dan beri Tayfur Havutçu Ağabey vasıtasıyla tanışıyorduk. Bu tezahürattan ötürü da bana karşı rastgele bir kızgınlığı yoktu. Tam aksisi benimle şakalaşırdı. Bir gün bana “Gel yanıma otur” dedi. Sonra da “Vay be!, demek ‘Ahmet Dursun Seba gitsin’. Yolladın bizi….” diye takıldı. Ben de “Başkanım benim hatam yok ki!” diye karşılık verdim. O da gülüp bana sarılmıştı.

Çin maceran kısa sürdü. Orada neden tutunamadın?

Tutunamama değil. Başlangıçta zorlansam da sonradan her şey hoş gidiyordu. Ancak periyodun lider adayları Yıldırım Demirören ve Fikret Orman, bana telefon açarak, lider olurlarsa geri alacaklarını söyledi. Ben de “Gelirim” dedim. Aslında ikisinden birinin lider olacağı muhakkaktı. Ben de kimseye haber vermeden İstanbul’a kaçtım. Hatta eşyalarımı bile Çin’de bıraktım. Sonra Demirören lider oldu. Del Bosque’yi ekibin başına getirdi.

Vicente Del Bosque, seni istememişti sanırım?

Ben gelmeden Del Bosque, takımını başında şekillendirmişti. Bu yüzden beni istemiyordu. Fakat bunu yüzüme söyleyemediler. Halbuki Çin’den kaçıp Beşiktaş’a gelmiştim. Beni palavradan birkaç antrenmana çıkardılar. Lakin Del Bosque, geri adım atmadı. Ben de İstanbulspor’a gitmek zorunda kaldım. Orada yarım dönem oynadıktan sonra tekrar Beşiktaş’a döndüm.

Beşiktaş’ta gollerin kadar kavgalarınla da gündem olmuştun. Pişmanlık duyuyor musun?

Elbette pişmanım. Sakin biri değildim. Sıkıntılı futbolcular kategorisindeydim. Rastgele bir olaya sert reaksiyon veriyordum. Disiplinsiz davranışlarım vardı. Durduk yere Giunti ile arbede etmem küsurdu. Bir laf attı diye hengame etmemeliydim. Tekrar Markus Münch ve Şifo Mehmet Ağabey ile de arbede ettim. Ondan sonra Tümer Metin ve Sinan Engin ağabeyle hengame ettim. Yani ağız dalaşına girdim. Artık baktığımda yaşça sizden büyük olan biri haksız da olsa ona hürmet duymak gerekir. Yaptıklarımın yanlışlı olduğunu yaşım ilerledikçe daha iyi anlıyorum.

Survivor’da yarışmacı olmak mı güç yoksa futbolculuk mu?

Futbolculuk daha kolay. Zira bildiğiniz şeyleri yapıyorsunuz. Lakin Survivor’da tanımadığınız beşerlerle kısa müddette arkadaş olmak zorundasınız. Onlarla iyi geçinmeniz lazım. Açlık var birebir vakitte. Bir de parkurlar güç. Tırmanıyorsun, sürünüyorsun, sıçrıyorsun, yüzüyorsun… Mesela benim yüzmem makus olduğu için yüzme oyunlarında kaybettim. Oraya gittiğim için bir pişmanlığım yok. Açlık nedir, hasret ve sevgi nedir? Bunların bedelini orada çok daha iyi anlıyorsunuz. Benim orada yaşadığım tecrübeyi parayla satın alamazsınız.

Teknik adam olarak sende iz bırakan hocalar var mı?

Türkiye’ye gelmeme sebep olan Mustafa Denizli’nin yeri bambaşka. İdman metotları eleştirilse de çalıştığım en iyi hocalardan biri. Motivasyon konusunda ustaydı. Onun dışında Mircea Lucescu da bir teknik adamın sahip olacağı bütün meziyetler vardı. Her açıdan donanımlı biriydi. Oyunu çok iyi okurdu. Her futbolcudan en yüksek randımanı almasını bilirdi.

Unutamadığın maçlar yahut goller hangileri?

İki gol attığım Barcelona maçının benim açımdan çok özel bir yeri var. Onu bir kenara koyarsak, 100. yılımızda Kadıköy’de Fenerbahçe ile oynadığımız ve attığım golle 1-0 kazandığımız maç var. İnönü’de Galatasaray’a iki gol atıp, 3-0 kazandığımız derbi de var. Ayrıyeten 5-0 yendiğimiz Trabzonspor deplasmanında röveşatadan gol attım.

Son olarak genç futbolculara ne tavsiye edersin?

Futbol şu anda para kazanmak açısından büyük baht. Bir futbolcu tahminen iki üç senede bütün ailesine yetecek kadar para kazanabiliyor. O yüzden genç oyuncular çok çalışmalı. Futbolun dışına çıkmasınlar. Özel yaşantılarına dikkat etsinler. Bir şeyi başarmak için ucundan tutmak kâfi değil. Tam manasıyla istemek lazım. Örnek aldıkları futbolcuların yolundan gitsinler. Ben şu anda futbol oynuyor olsam Ronaldo ile Ibrahimovic’i örnek alırdım. Her ikisi de yaşlansalar bile dorukta kalmayı başardılar.