Fenerbahçe Beko’yu Guduric mi kurtaracak?

Bertan ERMAN – AJANSSPOR

İspanya’da alınan arka arda ağır hezimetler ile Fenerbahçe Beko’da önemli bir sorun olduğu gözle görülüyor. Bunun fizikî mi yoksa mental manada bir sorun mu olduğu düşünülüyor. Bunun karşılığını vermek için dönemin başına gitmek gerekiyor.

Ben Fenerbahçe Beko’nun hazırlık maçlarını izlediğimde heyecanlanmaya başlamıştım. Obradovic periyodundan daha farklı, daha heyecan verici bir Fenerbahçe Beko’nun temellerini görmüştüm. Bunun yansıması da, dönemin başlaması ile ortaya çıkmıştı. THY EuroLeague bazında düşünecek olursak, karar maçı üzere gözüken Kızılyıldız’ı 77-63 yenmesi, akabinde geçen dönemin flaş kadrosu Anadolu Efes’i Sinan Erdem’de 80-71 mağlup etmesi, düşündüklerimin alana yansımış olmasıydı. Sarı Lacivertliler, ING Basketbol Üstün Ligi’nde rakip ayırt etmeksizin birbirinden hoş galibiyetler alıyordu. Ancak ne olduysa, bu ekibin bir anda tepetaklak olması, hakem facialarının yaşandığı CSKA Moskova maçı ile oldu. Kadrosu mental manada çok yoran bir maç ve tabir yerindeyse alınan pis bir mağlubiyet. Telafi edilir diye düşündüm. İki gün sonra Bayern Münih maçını izlemeye gittim. Evet, benim bildiğim Fenerbahçe Beko birinci yarıda alandaydı. Değerli bir rakibi tekrar farka boğacak niyetindeydim. Lakin en büyük birinci yanılgı burada yapıldı; rehavete kapılmak. Sonucu ağır oldu ve Bayern 20 sayı geriden gelerek Sarı Lacivertliler’i yendi. Haydi, OAKA’da maç kazanmak zordur, Pao mağlubiyetini de bir kenara koyalım. Ardından Maccabi ve Khimki galibiyetleri beni tekrar umutlandırdı bu ekip için. Ancak Khimki sonrası tam bir sorunlar serisi…

Sırasıyla Barcelona, Baskonia ve Real Madrid karşısında, İspanya’da alınan ağır mağlubiyetler, bir anda, “Fenerbahçe Beko’da neler oluyor?” sorusunu aklına getirtti. Ben size söyleyeyim; bu türlü bir durumla Fenerbahçe Beko üzere yeni bir oluşum içindeki ekibin bu duruma düşmesi, doğal olarak mental manada değerli hasarlar verir. Başlarda, “Biz bu işi yapamayacak mıyız?” diye düşündürür. Lakin şunu unutmamak lazım; bu süreçte Nando De Colo sakattı. De Colo olmadan neredeyse sil baştan olan bir gruba kâfi manada önderlik edecek bir gardın olmayışı ortada. (Hem 1 hem de 2 numara oynayabilen bir gard) Bu nedenle De Colo’nun yokluğu arandı. Bunun için Alex Perez alındı; lakin o da gelir gelmez bahtsız bir sakatlık yaşadı. Dönüşler de genelde pek kolay olmaz.

Evet, son vakitlerde Igor Kokoskov’u birtakım noktalarda eleştirmiştim fakat ona da eleştirmek de denilmez bence. Ben Kokoskov’un başında yapmak istediği birçok şeyin olduğunu ve kendisine çok yüklenildiğini düşünüyorum. Kokoskov’u anlamaya da çalışıyorum. Yerden yere vuranlar çok. Ancak Kokoskov’un Avrupa basketboluna yesyeni bir soluk getireceği de aşikar. Dönem başını düşünün; Kokoskov başındaki her şeyi oturtmuş durumdaydı. Hem TÜBAD Turnuvası hem de dönemin birinci maçları bunu gösteriyordu. Ekibin en kıymetli kesimleri sakatlanınca sekteye uğramaz mısınız? Anadolu Efes, dönem başında Shane Larkin’in yokluğunda aksamalar yaşadı. NBA’den de bir örnek verelim; Golden State’in yıldızları Curry ve Thompson sakatlandı; Batı’da hanedanlık kuran grup bir anda yerlere düştü.

Geçenlerde Fenerbahçe Beko Basketbol Takımı’ndan Sorumlu İdare Şurası Üyesi Sertaç Komsuoğlu hoş bir noktaya değindi; sizlerle paylaşmak istiyorum:

“Bu ortada bir manada kadro özgüvenini yitirdi, sakatlıklar başladı. Leo, Melih, Ahmet, Barthel, Pierre, Nando sakatlandı. Sakatlıklar üst üste gelince de ekibin oyun kurgusunda da muhakkak aksaklıklar yaşanmaya başladı. Bu sakatlıkların akabinde ‘doktorlarda mı bir kusur var, tedavi metotlarında mi yanılgı var?’ istikametinde taraftarlarımızdan tenkitler aldık. İşin aslı o denli değil. Bu kadro pandemiden ötürü 6 ay top oynamadı. Sonra tam antrenmanlara başlandı, Antalya’ya gidildi. Oradaki turnuvada korona olan oyuncular sebebiyle hiç maç yapmadan geri dönüldü. Geçmiş yılarda Fenerbahçe Beko dönem öncesi yurt dışında birçok maç yapardı. Bunların hiç biri oynanmadı. Yalnızca bu kadro değil birçok kadro bu nedenle döneme hazırlanamadı. Sonrasında gelen sıkışık maç temposu nedeniyle belli oranda sakatlıklar oluşmaya başladı. Bir bahiste ekibimizi çok takdir ediyoruz. Ekibimizi çok iyi koruduk. Şu anda EuroLeague’de koronadan ötürü oyuncu kaybetmeyen tek grubuz diye biliyorum. Sıkıntı bir süreç.”

Bu açıklamalar Fenerbahçe Beko’nun neden bu duruma düştüğünü özetliyor. Sayın Komsuoğlu’nun bu kelamlarına imzamı atarım. Virüs sorunu olmadı lakin sakatlıklar da virüs kadar değerli; es geçmemek lazım.

Geçmişi bir kenara bırakalım. Obradovic devrinde klasik bir Avrupa basketbolu oynanıyordu. Geçen döneme kadar da işledi. Ancak genelde yavaş oynayan bir kadro, günümüzdeki bu dönüşümde sorunlar yaşamaya başladı. Bir de oyuncuların birçoklarında bir doygunluk vardı. Artık ise NBA’e yakın, aslında aç ve istekli oyuncular; ama pandemi ortamında oluşumuz ve kıymetli maçlarda eksik takım ile çıkılması, Fenerbahçe Beko’yu bugünkü pozisyonuna getirdi.

Fenerbahçe Beko’dan değerli bir atılım Marko Guduric. NBA’e gitmesi aslında yanlışsız bir karar değildi. Ya da doğruydu; zira orada yapıp yapamayacağını gördü. Şimdi ABD için hazır biri isim değildi. Lakin Avrupa’da kendini rahatlıkla gösterebilecek bir isim. Guduric, 2 numaraya konulduğunda gerek De Colo ile gerekse Ali Muhammed ile iyi anlaşıp gerçek şutları bulacaktır. Kısa bir 5 ile alana çıkıldığında da 3 numaraya geçip bir şut tehdidi olacaktır. Guduric bu havayı solumuş bir isim. Bilhassa yeni gelen isimlere buranın kıymetini onlara iyi bir biçimde aksettirmesi de oyunun mental kısmındaki en büyük misyonu olacaktır. Taraftarların sabretmeye devam etmesi lazım. Daha kalıcı muvaffakiyetler için bazen sancılı devirler atlatılabilir. Sistemi farklı fakat Boston Celtics, yaşlanmış yıldızları gönderip draft hakları alarak, Doc Rivers’ı gönderip Brad Stevens’ı kadronun başına geçirerek ne kadar yanlışsız bir iş yaptığını yeni yeni anlıyoruz. Fenerbahçe Beko için de buna benzeri bir durum kelam konusu. Gerek oyuncular, gerek teknik takım, gerek idari takım ve özellikle taraftarlar için gereksinim olan iki şey var; vakit ve sabır. Yıllar sonra bu grubun meyvelerini göreceğiz.